Trump ve ABD’li CEO’lar Avrupa’daki bürokrasiden şikayetçi
ABD Başkanı Donald Trump’ın bugünlerde Avrupa hakkında pozitif şeyler söylemiyor. Amerika’nın en güçlü CEO’larından bazıları da aynı fikirde. Geçen hafta yayımlanan ve kıtanın sert bir dille eleştirilmesiyle Avrupa liderlerini şaşırtan yeni ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi, Amerikalı yöneticilerin Avrupa Birliği’nin baskıcı olduğunu düşündükleri iş düzenlemeleriyle ilgili şikayetlerini yineledi. Strateji belgesi, Avrupa’yı çeşitli şikayetler üzerinden hedef alıyor; bunlar arasında “düzenleyici boğulmaya yönelik başarısız bir odaklanma” olarak adlandırdığı madde de var. Belgeye göre Avrupa’nın küresel ekonomik çıktıda düşen payı kısmen “yaratıcılığı ve çalışkanlığı baltalayan ulusal ve ulusötesi düzenlemelerden” kaynaklanıyor.
X'e verilen ceza eleştirileri körükledi
Geçen hafta Elon Musk’ın X’ine verilen 140 milyon dolarlık AB cezasıyla eleştiriler daha da arttı. Bu karar, Musk ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun da dahil olduğu ve Rubionun cezayı “yabancı hükümetler tarafından tüm Amerikan teknoloji platformlarına ve Amerikan halkına yönelik bir saldırı” olarak nitelendirdiği bir sosyal medya fırtınasına yol açtı. Trump X'e verilen cezayı, “kötü bir ceza” olarak nitelendirdi ve doğru olduğunu düşünmediğini söyledi. “Avrupa çok dikkatli olmalı” dedi.
AB tamda bunun üzerine Alphabet’in Google şirketi hakkında yüklenmiş içeriklerin yapay zeka araçlarında kullanımına ilişkin ayrı bir rekabet soruşturması başlattı. Bir Google sözcüsü, soruşturmayı tetikleyen şikayetin inovasyonu engelleme riski taşıdığını söyledi. Pek çok Amerikalı iş lideri, bloğun düzenlemeleriyle ilgili hayal kırıklıklarını dile getirdi. Enerji devi Exxon Mobil, kimya üreticisi Huntsman, JPMorgan Chase ve Ford Motor gibi şirketlerin CEO’ları son haftalarda hem bloğun düzenleyici ortamıyla hem de bazı spesifik AB düzenlemeleriyle ilgili endişelerini dile getirdi.
En büyük yabancı yatırım hedefi
ABD’li çok uluslu şirketler, AB’nin kurallarıyla ilgileniyor çünkü blok, çoğu şirket için görmezden gelinemeyecek kadar değerli. AB, yaklaşık 450 milyon tüketiciyi ortak bir kural seti altında birleştiriyor. 27 üye devleti bir araya geldiğinde, ABD’nin en büyük ticaret ortağı ve en büyük doğrudan yabancı yatırım hedefi konumunda. Güvenlik stratejisi belgesi de benzer bir noktaya değiniyor. Belgede, “Transatlantik ticaret, küresel ekonominin ve Amerikan refahının temel direklerinden biridir" ifadesi yer alıyor ve ABD’nin Avrupa’yı gözden çıkaramayacağını ekliyor.
Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel’den kıdemli uzman Jacob Kirkegaard, “Avrupa’nın gerilemekte olduğu, medeniyet çöküşü yaşadığı falan konusundaki söylemlere rağmen, Avrupa ABD işletmeleri için hala çok çok önemli bir pazar” dedi. Bloğun yürütme organı olan Avrupa Komisyonu ise düzenlemelerini Trump yönetimini memnun etmek için değiştirebileceği yönündeki iddiaları defalarca reddetti. Strateji yayımlandıktan sonra konuşan bir sözcü, AB’nin kendi kararlarını kendisinin aldığını ve “Avrupa’nın rekabetçiliğini güvence altına alırken yapıcı biçimde etkileşimde bulunmaya devam edeceğini” söyledi.
ABD güvenlik stratejisindeki Avrupa’nın “medeniyetsel silinme” ile karşı karşıya olduğu ve bazı Avrupa ülkelerinin güvenilir müttefik olarak kalamayacak kadar zayıf hale gelebileceği yönündeki ifadeler, Avrupalıları tedirgin etti. Düzenleme aşırılığına dair yorumlar ise daha az şaşırtıcıydı.
AB zaten düzenlemeleri azaltıyor
Bazı gözlemcilere göre ironik olan şu ki ABD’nin eleştirileri AB’nin zaten düzenlemeleri azaltmakta olduğu bir dönemde geliyor. AB milletvekilleri, şirketlerin iş faaliyetlerinin insan hakları ve çevresel etkilerine ilişkin raporlama gerekliliklerini gevşetmeyi içeren bir plan üzerinde 9 Aralık'ta anlaşmaya vardı; bu plan, şirketlerin düzenleyici yüklerini hafifletme ve kıtayı daha rekabetçi hale getirme çabasının bir parçası. Kirkegaard, AB kendi düzenlemelerini azaltırken, Amerikalı şirketlerin muhtemelen “zaten aralanmış bir kapıya itiyormuş gibi” hissettiklerini söyledi.
Avrupalı liderler, geçen yıl Avrupa Merkez Bankası eski Başkanı Mario Draghi’nin yayımladığı raporun arkasında kenetlendi. Raporda, bloğun düzenleyici yükünü hafifletmesi ve diğer önlemlerin yanı sıra sanayi politikasını daha agresif biçimde takip etmesi gerektiği aksi halde Draghi’nin “yavaş bir ıstırap” olarak tanımladığı durumun riske atılacağı ifadeleri yer alıyordu. Avrupa Komisyonu, son aylarda AB’nin kurallarını basitleştirmeyi ve iş ortamını iyileştirmeyi amaçlayan yasa teklifleri sundu. İş dünyası grupları planı genel olarak desteklese de kıtanın rekabetçiliğini artırmak için daha fazlasının yapılması gerektiğini söylüyorlar.
New York merkezli küresel düşünce kuruluşu Conference Board’un Avrupa baş ekonomisti Maria Demertzis, “Bence genel olarak herkes basitleştirmenin gerekli olduğu konusunda hemfikir” dedi. ABD’li şirketlerin memnuniyetsizliği, bloğun iklim ve enerji kurallarından büyük teknoloji şirketlerini yöneten dijital yasalara ve yöneticilerin aşırı bürokrasi olarak gördüğü uygulamalara kadar çeşitli düzenleyici konuları kapsıyor. JPMorgan Chase CEO’su Jamie Dimon, AB’nin “bataklığa saplandığını” ve tek pazarındaki engelleri ortadan kaldırmayı hiçbir zaman tamamlamadığını söyledi.