Türkiye - İsrail ilişkilerinde soğuk dostluk sıcak hesaplar
1990’lı yıllarda askeri ve istihbari temelli yükselen ilişki, Mavi Marmara kriziyle kesintiye uğradı. 2020’lerde normalleşme çabaları görünse de, 7 Ekim 2023 sonrası Gazze operasyonları ve Türkiye’nin sert tepkisiyle siyasi zemin yeniden kaydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Gazze Kasabı” ifadesiyle kişiselleşen gerilim, lider düzeyinde görüşmeyi neredeyse imkânsız kılıyor.
Ancak bölgenin jeopolitiği, böyle bir duygusallığa yer bırakmıyor. Ne Gazze ne kişisel husumetler; Ortadoğu’da bugün sadece iki kalıcı güç kaldı: Türkiye ve İsrail.
Soğuyan siyaset, süren temaslar
Büyükelçiler görevde. Yıllık 9 milyar doları aşan ticaret hacmi korunuyor. Enerji, tarım, sağlık ve savunma gibi alanlarda sessiz iş birlikleri var. Ama asıl dikkat çekici olan; MİT ile Mossad’ın, Azerbaycan arabuluculuğunda Bakü’de düzenli görüşmeler yürütüyor olması. Bu temaslarda üç kritik başlık öne çıkıyor:
• Suriye’deki askeri dengelerin yeniden kurulması
• İran’ın zayıflayan vekil ağları sonrası oluşan boşluğun paylaşımı
• Doğu Akdeniz enerji güvenliği
Bunlar, kamuoyuna duyurulmayan ama bölgenin geleceğini şekillendiren “soğuk diplomasinin” sahneleridir.
Türkiye ve İsrail: Rakip mi, mecburi ortak mı?
Ortadoğu’da etkinliği azalan İran, etkisiz kalan Suriye, içine kapanan Mısır ve sınırlı manevra alanı olan Körfez ülkeleri göz önüne alındığında, bugün sahada ağırlığını koyabilen sadece iki aktör bulunuyor.
Türkiye:
• 90 milyona yaklaşan genç nüfusu
• Gelişen savunma sanayii
• Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan stratejik hatları
İsrail:
• Teknolojik üstünlük
• ABD ile sarsılmaz stratejik bağ
• Nükleer kapasite ve ileri düzey istihbarat altyapısı
Biri İslam dünyasında merkez ülke, diğeri Batı’nın ileri karakolu. Zıt kutuplar gibi görünseler de, bölgede tek başına oyun kurabilecek iki aktör bunlar. ABD de bunu görüyor ve sessizce yönlendiriyor.
ABD’nin zımni stratejisi
Washington’ın amacı açıkça deklare edilmese de üç eksende ilerliyor:
1. Türkiye ile İsrail’in açık çatışmadan uzak tutulması
2. Enerji ve istihbarat alanlarında örtük iş birliği
3. İran sonrası boşluğun bu iki aktör tarafından dengelenmesi
Bu stratejinin sesi yok ama etkisi büyük.
Enerji, tarım ve teknolojide sessiz senaryolar
Bugün gerçekçi iş birliği alanları şunlar:
• Enerji: Leviathan gazının Türkiye üzerinden TANAP–TAP aracılığıyla Avrupa’ya taşınması
• Tarım–Su Yönetimi: İsrail’in çöl teknolojisi ile Türkiye’nin sulama altyapısının birleşimi
• Siber Güvenlik & Start-up’lar: Ortak teknoloji fonları, genç girişimcilere yönelik merkezler
• Sağlık & Medikal Turizm: İsrail’in biyoteknolojisi ile Türkiye’nin sağlık altyapısının entegrasyonu
• İklim & Gıda Güvenliği: Ortak iklim uyum politikaları
Bu alanlar, dostluk gerektirmiyor. Akılcı iş birlikleriyle yürüyor.
Kürt dosyası: En kırmızı çizgi
İsrail’in Kuzey Irak’taki IKBY, Suriye’deki YPG ve İran’daki PJAK ile kurduğu temaslar, Ankara’da büyük hassasiyet yaratıyor. Bazı İsrailli stratejistlerin “Sünni Kürt tamponu” önerileri, Türkiye’nin kırmızı çizgilerine çarpıyor. Bu dosya, kamuoyuna yansıtılmadan, büyük ölçüde istihbarat kanalları üzerinden yönetiliyor.
Sonuç: Soğuk ama kalıcı bir angajman mümkün mü?
Türkiye ile İsrail arasında, kısa vadede duygusal bir dostluk kurulması gerçekçi değil. Ancak bölgenin istikrarı, refahı ve güvenliği açısından çeyrek yüzyıllık stratejik bir angajman kurulabilir.
Bu angajman:
• Liderlerden bağımsız,
• Kurumlar arası temasa dayalı,
• Prensipte karşılıklı çıkarları gözeten
bir zemin üzerinde inşa edilebilir.
Bu ilişki, sıcak olmayabilir ama kalıcı ve hesaplı olabilir.
Çünkü Türkiye ile İsrail dost olmak zorunda değil ama birlikte düşman kalamayacak kadar yalnız.