Asya’nın ultra zenginleri altını yatırımdan ticarete taşıyor
Bir zamanlar güvenli liman olarak saklanan altın, artık Asya’daki aile ofisleri için yüksek getirili ticari bir araç. Küresel belirsizlikler, fiziksel altın zincirini yeniden karlı hale getiriyor.
13 Ağustos 2025, 08:00
Güncelleme: 13 Ağustos 2025, 10:55
Asya’daki ultra zengin çevrelerde bazı aile ofisleri artık aracıları devre dışı bırakıyor ve doğrudan altın işine giriyor. Fiziki altını finanse ediyor, taşıyor ve tüccarlar gibi alım satımını yapıyorlar. Örneğin, Hong Kong’daki bir mücevherat şirketinin eski başkanı tarafından yönetilen çok aileli yatırım ofisi Cavendish Investment, bu yıl portföyünün yaklaşık üçte birini fiziksel altın ticaretine ayırıyor; endeks fonlarının ve kasa yatırımlarının bir adım ötesine geçiyor. Değerli maden satıcıları J. Rotbart & Co. ve Goldstrom da bölgedeki ultra zengin ailelerle altın ticareti yapıyor.
Cavendish, Kenya ve Afrika’nın diğer bölgelerindeki küçük ölçekli madenlerden altın tedarik ediyor, bunu Hong Kong’a uçuruyor, rafine ettiriyor ve Asya genelinde varlıklı müşterilere ya da stratejik Çinli alıcılara piyasa fiyatından satıyor. Kulağa 19. yüzyıldan kalma bir ticaret modeli gibi geliyorsa, oldukça yakın. “Bu şu anda bir satıcı piyasası” diyen Cavendish’in yönetici ortağı Jean-Sebastien Jacquetin, firmanın yönetilen toplam varlıklarını ya da bu anlaşmalara ayırdığı meblağı açıklamayı reddetti. Bloomberg’e konuşan Jacquetin, “Bu fırsattan yararlanmak için yaklaşık bir yıllık bir pencereye sahip olduğumuza inanıyoruz” dedi.
Asyalı varlıklı yatırımcılar altına güçlü ilgi gösteriyor. HSBC’nin 2025 tarihli bir anketine göre Hong Kong’daki yatırımcılar bir yıl içinde altına ayırdıkları payı ikiye katladı. Çin anakarasında da dramatik bir değişim yaşandı. Portföylerdeki altın oranı bir yıl öncesine kıyasla yüzde 7’den yüzde 15’e çıktı. Anket, 12 pazarda 10 binden fazla varlıklı yatırımcıyla yapıldı. Değerli maden komisyoncusu J. Rotbart & Co.’nun kurucusu ve yöneticisi Joshua Rotbart, “Asyalı aileler altını, Batılılara kıyasla çok daha derinlemesine anlıyor çünkü altın bu kültürlerde uzun süredir önemli bir yer tutuyor. Bu yatırımı bir iş modeli olarak değerlendirmeleri gerektiğini biliyorlar” diye konuştu.
Bazıları ise Goldstrom ve J. Rotbart & Co. ile kar paylaşımı esasına dayalı ortaklıklar kuruyor. Bazı yatırımcılar arbitraj stratejileri izliyor: Dubai’den indirimli alınan altın külçeleri, talebin yüksek ve lojistiğin kolay olduğu Hong Kong’da primli fiyatlardan satılıyor. Fiziki altın, aynı zamanda başka yatırımlar (hisse senetleri, kripto, gayrimenkul gibi) için teminat olarak da kullanılabiliyor. Goldstrom’un yönetici direktörü Patrick Tuohy, “Asya’da nereye giderseniz gidin, insanlar Batı’dakilere kıyasla çok daha yüksek oranlarda altın alıyor. İnsanlar altını elde tutuyor çünkü yağmurlu bir günde rahatça nakde çevirebileceklerini biliyorlar” diye konuştu. Ve mecazi anlamda “yağmur” kapıda görünüyor.
West Point Gold’un CEO’su Quentin Mai, “Hong Kong doları karşısında en iyi korunma yolu, fiziksel altına sahip olmak. Çünkü Hong Kong kendi para birimi üzerinde artık kontrol sahibi değil” dedi. Hong Kong’un altın piyasasına anakara Çin de destek veriyor. Dünyanın en büyük altın tüketicisi olan Çin, bu yıl Hong Kong’da ilk denizaşırı altın kasasını açtı. Bu da küresel oyuncular için işlemleri kolaylaştırdı ve Pekin’in planladığı gibi Hong Kong’un Asya’daki altın merkezi konumunu pekiştirdi. Ancak bu çabaların da sınırları var.
Örneğin, düzenlemelere dair uygunluk endişeleri sürüyor. Hong Kong’daki rafinerilerin yalnızca ikisi, madencilik kökenini denetleyen ve çevresel etkileri önemseyen Londra Külçe Piyasası Birliği (LBMA) tarafından akredite edilmiş durumda. Dünyanın önde gelen alıcıları olan merkez bankaları, kurumsal yatırımcılar, lüks markalar yalnızca LBMA’nın “Good Delivery List”inde yer alan rafinerilerden sorumlu şekilde üretilmiş altını kabul ediyor.
Bu da Kenya gibi yerlerle çalışırken zorluk yaratabiliyor. İsviçreli sivil toplum kuruluşu SwissAid, Kenya’yı Afrika’daki diğer ülkelerden kaçak altının geçiş noktası olarak işaret etti. Grup, ülkenin Sudan’dan gelen altın için bir güzergah haline gelmiş olabileceğini belirtti. Sudan’da 2023’ten bu yana iç savaş yaşanıyor. Cavendish, değerli maden ticareti yapan Ramco Ltd. ile birlikte çalışıyor. Ramco’nun direktörü Gavin Wyborn, “Yasalara tam uyumlu olmak adına kaliteli satıcılardan altın tedarik etmek için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.
Cavendish, Kenya ve Afrika’nın diğer bölgelerindeki küçük ölçekli madenlerden altın tedarik ediyor, bunu Hong Kong’a uçuruyor, rafine ettiriyor ve Asya genelinde varlıklı müşterilere ya da stratejik Çinli alıcılara piyasa fiyatından satıyor. Kulağa 19. yüzyıldan kalma bir ticaret modeli gibi geliyorsa, oldukça yakın. “Bu şu anda bir satıcı piyasası” diyen Cavendish’in yönetici ortağı Jean-Sebastien Jacquetin, firmanın yönetilen toplam varlıklarını ya da bu anlaşmalara ayırdığı meblağı açıklamayı reddetti. Bloomberg’e konuşan Jacquetin, “Bu fırsattan yararlanmak için yaklaşık bir yıllık bir pencereye sahip olduğumuza inanıyoruz” dedi.
Korunma aracı
Ultra yüksek net servete sahip yatırımcılar arasında altın her zaman daha riskli yatırımlara karşı pasif bir korunma aracı olarak görülmüştü. Ancak savaşlar, enflasyon ve merkez bankalarının hataları kalıcı hale gelmişken, altına olan talep patladı. ABD Başkanı Donald Trump’ın süregelen tarife politikaları kapsamında altının durumuna dair belirsizlik, piyasayı son günlerde yeni bir kargaşaya sürükledi. Pazartesi günü Trump, sosyal medyada altın ithalatının ABD tarifelerine tabi olmayacağını belirtti ancak Beyaz Saray resmi bir politika güncellemesi yayımlamadığı için piyasa hâlâ tedirgin.Asyalı varlıklı yatırımcılar altına güçlü ilgi gösteriyor. HSBC’nin 2025 tarihli bir anketine göre Hong Kong’daki yatırımcılar bir yıl içinde altına ayırdıkları payı ikiye katladı. Çin anakarasında da dramatik bir değişim yaşandı. Portföylerdeki altın oranı bir yıl öncesine kıyasla yüzde 7’den yüzde 15’e çıktı. Anket, 12 pazarda 10 binden fazla varlıklı yatırımcıyla yapıldı. Değerli maden komisyoncusu J. Rotbart & Co.’nun kurucusu ve yöneticisi Joshua Rotbart, “Asyalı aileler altını, Batılılara kıyasla çok daha derinlemesine anlıyor çünkü altın bu kültürlerde uzun süredir önemli bir yer tutuyor. Bu yatırımı bir iş modeli olarak değerlendirmeleri gerektiğini biliyorlar” diye konuştu.
Kuyumculara kiralıyorlar
Bazı aileler altını kiralamaya yöneldi. Birleşik Arap Emirlikleri ve Hong Kong’daki milyarder aileler, ellerindeki fiziksel altını yerel kuyumculara kiralayarak yüzde 3 ila yüzde 4 getiri elde ediyor. Bu da fiyat artışına ek olarak düzenli gelir sağlıyor. Bu aileler güvenli liman olan altını, sessizce değer kazanan bir nakit makinesine dönüştürüyor.Bazıları ise Goldstrom ve J. Rotbart & Co. ile kar paylaşımı esasına dayalı ortaklıklar kuruyor. Bazı yatırımcılar arbitraj stratejileri izliyor: Dubai’den indirimli alınan altın külçeleri, talebin yüksek ve lojistiğin kolay olduğu Hong Kong’da primli fiyatlardan satılıyor. Fiziki altın, aynı zamanda başka yatırımlar (hisse senetleri, kripto, gayrimenkul gibi) için teminat olarak da kullanılabiliyor. Goldstrom’un yönetici direktörü Patrick Tuohy, “Asya’da nereye giderseniz gidin, insanlar Batı’dakilere kıyasla çok daha yüksek oranlarda altın alıyor. İnsanlar altını elde tutuyor çünkü yağmurlu bir günde rahatça nakde çevirebileceklerini biliyorlar” diye konuştu. Ve mecazi anlamda “yağmur” kapıda görünüyor.
Altının cazibesi artıyor
ABD doları, hızla büyüyen borç açığı ve Fed’in faiz indirimi beklentileriyle sarsılıyor. Bu durum, getirisi olmayan altının güvenli liman cazibesini artırıyor. Ayrıca daha zayıf dolar, ABD doları cinsinden fiyatlanan altını çoğu alıcı için daha ucuz hale getiriyor. Deutsche Bank, altının 2026’da ortalama ons fiyatını 3.700 dolar olarak öngörüyor. Goldman Sachs ise yükselişin 4.000 dolara kadar sürebileceğini düşünüyor.West Point Gold’un CEO’su Quentin Mai, “Hong Kong doları karşısında en iyi korunma yolu, fiziksel altına sahip olmak. Çünkü Hong Kong kendi para birimi üzerinde artık kontrol sahibi değil” dedi. Hong Kong’un altın piyasasına anakara Çin de destek veriyor. Dünyanın en büyük altın tüketicisi olan Çin, bu yıl Hong Kong’da ilk denizaşırı altın kasasını açtı. Bu da küresel oyuncular için işlemleri kolaylaştırdı ve Pekin’in planladığı gibi Hong Kong’un Asya’daki altın merkezi konumunu pekiştirdi. Ancak bu çabaların da sınırları var.
Örneğin, düzenlemelere dair uygunluk endişeleri sürüyor. Hong Kong’daki rafinerilerin yalnızca ikisi, madencilik kökenini denetleyen ve çevresel etkileri önemseyen Londra Külçe Piyasası Birliği (LBMA) tarafından akredite edilmiş durumda. Dünyanın önde gelen alıcıları olan merkez bankaları, kurumsal yatırımcılar, lüks markalar yalnızca LBMA’nın “Good Delivery List”inde yer alan rafinerilerden sorumlu şekilde üretilmiş altını kabul ediyor.
Bu da Kenya gibi yerlerle çalışırken zorluk yaratabiliyor. İsviçreli sivil toplum kuruluşu SwissAid, Kenya’yı Afrika’daki diğer ülkelerden kaçak altının geçiş noktası olarak işaret etti. Grup, ülkenin Sudan’dan gelen altın için bir güzergah haline gelmiş olabileceğini belirtti. Sudan’da 2023’ten bu yana iç savaş yaşanıyor. Cavendish, değerli maden ticareti yapan Ramco Ltd. ile birlikte çalışıyor. Ramco’nun direktörü Gavin Wyborn, “Yasalara tam uyumlu olmak adına kaliteli satıcılardan altın tedarik etmek için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.