Dünya genelindeki gayrimenkul ve turizm piyasalarında, iyi yaşam beklentileri hızla değişiyor. İnsanlar artık kendilerini yenileyen ve destekleyen ortamlara, sağlığın, dengenin ve günlük berraklığın yaşamın dokusuna işlenmiş olduğu yerlere ihtiyaç duyuyor. Citi Developers, AMRA ile bu dönüşüme adım atıyor; iyi yaşamı lüksün isteğe bağlı bir unsuru olarak değil, yeni bir yaşam tarzı modelinin temeli olarak konumlandırıyor. Ortaya çıkan proje, mimari kalite ve hizmet kadar uzun vadeli iyi yaşamı da önemseyen tüketiciler için tasarlandı.
AMRA mimariyi, operasyonel tasarımı ve bilim destekli wellness yaklaşımını tek bir ekosistemde birleştiren bir konsept olan dünyanın ilk tamamlayıcı wellness resort’u olarak tanıtılıyor. Tatil köyü, Umm Al Quwain’de nadir bulunan bir Mavi Karbon lagününün içinde yer alıyor; bu durum hem estetiğini hem de çevresel uyum hissini şekillendiriyor. Manzaraları ve çevredeki doğal peyzaj, mavi ortamların nörobilimi ile duygusal sakinlik ve bilişsel netlik arasındaki bağlantıyı yansıtarak deneyimin merkezi bir unsuru haline geliyor.
“Yaşam tarzları inşa etmeye dönüşümümüzü temsil ediyor”
Proje, 820 tam hizmetli rezidanstan oluşan üç kuleden meydana geliyor. Bu yapı, Citi Developers’ın gelişiminde önemli bir adımı temsil ediyor. Şirketin önceki konut kuleleri güçlü satış rakamlarına ulaşmıştı; AMRA ise bu formülün ötesine geçerek özel olarak tasarlanmış bir wellness yaşam tarzı sunuyor. CEO Zoraiz Malik bu değişimi şöyle özetliyor: “AMRA, evler inşa etmekten bütünsel yaşam tarzları inşa etmeye dönüşümümüzü temsil ediyor.” Bu ifade, wellness’ın artık ek bir özellik değil, küresel pazarlarda birincil değer unsuru haline geldiğini gösteren daha geniş bir değişimi yansıtıyor.
Proje; 1508 London, Trush Design, Valor Hospitality, Blue Coral Concept ve Eden Art Gallery gibi önde gelen uluslararası firmalarla yapılan işbirlikleri ile şekilleniyor. Bu iş ortaklıklarının katkısı; tasarımdan iç mimariye, hizmet modellerinden kültürel programlamaya kadar tatil köyünün her katmanına yansıyor. Ortaya çıkan sonuç, sakin ve misafir deneyiminin her aşamasında tutarlı bir wellness yaklaşımı sunan bütünlüklü bir ortam. Meditasyon terasları, hidroterapi havuzları, kriyoterapi odaları, yoga alanları ve besin odaklı gastronomi; fiziksel ve duygusal iyilik haline destekleyen bir ekosistem oluşturuyor. Peyzajlı bahçeler ve çatıdaki plaj kulüpleri, bu vizyonu sosyal alanlara taşıyor; böylece wellness planlı bir aktivite olmaktan çıkıp günlük yaşamın doğal bir parçası haline geliyor.
Proje elçileri Ed Westwick ve Amy Jackson
AMRA’nın küresel anlatısı, tatil köyünden dört yatak odalı bir rezidans satın alan proje elçileri Ed Westwick ve Amy Jackson tarafından güçlendiriliyor. Jackson AMRA’yı, “inanılmaz derecede dengeleyici” olarak tanımlarken; Westwick, yaşam tarzının “sakinlik, netlik ve bağ kurma üzerine kurulu” olduğunu belirtiyor. Bu katılım, AMRA’nın yüzeysel lükse değil, anlam taşıyan değerlere dayandığını pekiştiriyor. COO Shahnawaz Chughtai de çiftin denge, hırs, mahremiyet ve bireysellik gibi tatil köyünün felsefesiyle doğal olarak uyumlu nitelikleri temsil ettiğini açıklıyor.
Yatırım açısından bakıldığında AMRA, wellness odaklı gayrimenkulün küresel pazarda güç kazandığı bir dönemde piyasaya çıkıyor. Citi Developers, projeyi uzun vadeli istikrar gözetilerek tasarladı; üç yıl teslim sonrası ödeme içeren ödeme planı ve resort standartlarında operasyonel bir yapı sunuyor. Bu unsurlar, sürdürülebilir değer için sağlam bir çerçeve oluşturmanın yanı sıra uluslararası alıcılar için cazibeyi artırıyor. 2028’nin dördüncü çeyreğinde tamamlanması beklenen AMRA, sürdürülebilirlik, duygusal iyi oluş ve üst düzey hizmeti bir araya getiren yaşam ortamlarına yönelik artan talebi karşılamak üzere konumlanıyor.
Bu gelişim, hem Citi Developers için bir dönüm noktası hem de küresel konut ve turizm trendlerinin ilerlediği yönün bir önizlemesi niteliğinde. İyi yaşam tüketiciler için merkezi bir öncelik haline geldikçe, AMRA tasarımı, doğayı ve uzun ömürlülüğü tek bir çatı altında birleştiren bir yaşam modeli sunuyor. Citi Developers, bu projeyle endüstriye yeni bir yön sinyali veriyor; tamamlayıcı yaşamın istisna değil, standart olacağı bir geleceğe işaret ediyor.