Türkiye elektrifikasyon ve teknolojik dönüşümle 2035’e kadar yüzde 35 emisyon azaltımı sağlayabilir
Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda dönüşüm senaryolarını inceleyen Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), Belem’de devam eden COP30 kapsamında hazırladığı raporu kamuoyuyla paylaştı. Çalışma, mevcut politikaların korunması durumunda emisyonların artacağını ancak elektrifikasyon ve teknolojik dönüşümün hızlandırılması halinde 2035 ve 2053 için anlamlı azaltım potansiyeli bulunduğunu ortaya koyuyor.
Emisyon projeksiyonları: Referans ve net sıfır senaryoları
İPM tarafından hazırlanan “Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası: 2053’te Net Sıfıra Doğru” başlıklı raporda iki farklı senaryo ele alındı. Referans senaryoya göre mevcut politikalarla emisyonların 2035 yılında 655 milyon tona çıkacağı hesaplanıyor. Net sıfır senaryosunda ise gerekli politika müdahaleleriyle emisyonların aynı yıl yaklaşık 370 milyon tona gerilemesi öngörülüyor. Bu seviye, 2021 yılında 573,8 milyon ton ile görülen zirveye kıyasla yaklaşık yüzde 35 azalma anlamına geliyor.
Raporda ayrıca 2053 yılında emisyonların 223 milyon tona düşeceği, bunun da 2021 seviyelerine göre yaklaşık yüzde 61 azaltım sağlayacağı hesaplandı.
“Net sıfır hedefinde en önemli rol elektrik sektöründe”
İPM İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, Türkiye’nin net sıfır hedefinde en kritik alanın elektrik sektörü olduğunu söyledi. Şahin, çalışmanın öngörülerine göre 2035’te elektrik üretiminin yarısına yakın kısmının güneş ve rüzgârdan geleceğini, 2053’te ise bu payın yüzde 70’in üzerine çıkacağını ifade etti. Fosil olmayan kaynakların payının 2053’te yüzde 90’ı aşmasının beklendiğini belirten Şahin, “En etkili iki müdahale elektrifikasyon ve teknolojik dönüşüm. Bu da yenilenebilir enerji teknolojilerinin hızlı yaygınlaşmasını içeriyor” dedi.
Şahin, karbon bütçesi açısından net sıfır senaryosunun 1,5 derece hedefiyle uyumlu olmadığını ancak 1,7 derece bütçesi sınırları içinde kaldığını söyledi.
Dönüşümün maliyeti ve gereklilikleri
Elektrik sektörü için 2035’e kadar yıllık yatırım ihtiyacının yaklaşık 8 milyar dolar olduğunu belirten Şahin, ulaşım sektöründe ise ithal yakıt tüketiminin azalmasının ekonomik kazanç yarattığını ifade etti.
Referans senaryoda 2035’te emisyonların yüzde 12 artış göstereceğini hatırlatan Şahin, “Net sıfır senaryosunda 2021’e kıyasla yüzde 35 azaltım sağlanabiliyor. Bu büyük ölçüde 2036’ya kadar kömürden çıkış sayesinde mümkün oluyor. Kömürden çıkış için 2035’e kadar her yıl 10 gigavat güneş ve rüzgâr enerjisi ile 9 gigavat batarya kapasitesi kurulması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
COP31 adaylığı ve diplomatik tartışma
Ümit Şahin, Türkiye’nin COP31 ev sahipliği adaylığının iklim politikası açısından önemli bir fırsat sunduğunu belirtti. Avustralya ile yürüyen rekabetin bazı tartışmaları beraberinde getirdiğini söyleyen Şahin, “Avustralya dünyanın en büyük kömür ihracatçılarından biri. Bu nedenle ev sahipliği konusuna sadece iklim politikası perspektifinden bakıldığında, Avustralya’nın avantajlı olduğu söylenemez” dedi.
Şahin, Türkiye’nin COP31’e ev sahipliği yapmasının hem daha iddialı bir iklim politikası benimsenmesi hem de sivil toplumun etkisini artırması için önemli bir imkân yaratacağını ifade etti.