;
Arama

Paslanmaz çelikte anti-damping tartışması: Koruma mı, maliyet duvarı mı?

Çin ve Endonezya menşeli paslanmaz çeliğe açılan anti-damping soruşturması, tek yerli haddeci Posco Assan’ın korunması ile beyaz eşyadan mutfak eşyalarına, otomotivden makineye kadar uzanan geniş bir ihracat ekosisteminin girdi maliyeti arasında ince bir denge arayışını gündeme getirdi.

02 Aralık 2025, 09:36 Güncelleme: 02 Aralık 2025, 09:37

Paslanmaz çelik sektörüne ilişkin anti-damping soruşturmasında neredeyse sona gelindi. Soruşturmanın başlatıldığı 28 Haziran 2024’ten bu yana taraflar kamuoyu önünde sert açıklamalarla pozisyon aldı. Dosyanın merkezinde, yerli üretimle ithal paslanmaz çelik arasındaki fiyat farkı ve bu durumun sanayinin çeşitli halkalarına yansıması bulunuyor.

Başvuruyu, Türkiye’de soğuk haddelenmiş paslanmaz yassı çelikte üretici konumundaki Posco Assan TST ile Trinox Metal yaptı. Asıl büyük yatırım, 2013’te Kibar Holding’in Güney Koreli POSCO ve Daewoo International ortaklığıyla kurduğu Posco Assan üzerinden gerçekleşti. İlk yatırım maliyeti yaklaşık 350 milyon dolar olarak açıklanan tesisin yıllık kapasitesi 300 bin ton seviyesinde. 

Halihazırda paslanmaz çelik ithalatında yüzde 12 oranında gümrük vergisi bulunuyor. Özellikle Çin ve Endonezya menşeli ürünlerde damping yapıldığı iddiasıyla başvuru yapan Posco Assan TST, ucuz paslanmaz çelikle rekabet edemediğini savunuyor. Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, daha önce yaptığı açıklamalarda 2013’ten bu yana Türkiye’deki operasyonların 200 milyon dolar civarında kümülatif zarar yazdığını söylemiş ve üretimi tamamen durdurma ihtimalinden söz etmişti. Nitekim zarar eden operasyon nedeniyle fabrika 2023 yılında kapasitesinin sadece yüzde 45'ini kullandı. 

Şirket, sıcak haddelenmiş paslanmaz çelik ruloları ithal ediyor, bunları soğuk haddeleme işleminden geçirerek ağırlıklı olarak iç piyasaya satıyor. Yani cevherden çeliğe tam entegre bir tesis değil; üretim zincirinin belli bir halkasında faaliyet gösteriyor bu da yerlilik oranının düşük olduğu anlamına geliyor. Buna rağmen, POSCO Assan TST’den önce Türkiye’de soğuk haddelenmiş yerli paslanmaz çelik üreten bir tesis bulunmuyordu. Ayrıca tesis planlanan üç fazın ilk aşaması. Karlılığa göre yeni yatırımlar yapılacaktı ama arzu edilen karlılığa ulaşılamadı ve plananlanan yatırımlar yapılmadı.

Paslanmaz çelik ise modern sanayi ekonomilerinin “gizli kahramanları” arasında. Evdeki tencereden ameliyathanedeki neştere, otomobil egzozundan beyaz eşya gövdesine kadar çok geniş bir kullanım alanına sahip. Bu yüzden soruşturmanın teknik kapsamı, aslında Türkiye’nin sanayi omurgasını doğrudan ilgilendiriyor.

Hangi ürünler, hangi sektörler?

GTİP Kodu

Ürün Tanımı

Başlıca Kullanım Alanları

Sektörel Etki

7219.31

Kalınlık ≥ 4.75 mm

Ağır sanayi tankları, gıda işleme tesisleri, inşaat konstrüksiyonları.

Kimya ve gıda makine üreticileri için temel girdi.

7219.32

3 mm ≤ Kalınlık < 4.75 mm

Otomotiv şasi parçaları, endüstriyel mutfak ekipmanları.

Otomotiv yan sanayi ve endüstriyel mutfak sektörü.

7219.33

1 mm < Kalınlık ≤ 3 mm

Kritik Kategori: Ev tipi tencere-tava, beyaz eşya gövdeleri, asansör kabinleri.

İhracat şampiyonu mutfak ve beyaz eşya sektörünün can damarı.

7219.34

0.5 mm < Kalınlık ≤ 1 mm

İnce beyaz eşya parçaları, dekoratif kaplamalar, boru-profil imalatı.

Boru-profil ve dekorasyon sektörü.

7219.35

Kalınlık ≤ 0.5 mm

Hassas elektronik parçalar, conta, yay çelikleri.

Elektronik ve hassas makine imalatı.

7220 Serisi

Genişlik < 600 mm (Şerit)

Özel kesim gerektiren dar parçalar, otomotiv trim parçaları.

Otomotiv ve beyaz eşya yan sanayi.

Soruşturma gümrük tarife cetvelinde 7219 ve 7220 pozisyonlarında yer alan soğuk haddelenmiş paslanmaz yassı çelik ürünleri kapsıyor. Kalınlığı 4,75 mm ve üzeri saclardan ince şeritlere kadar bu pozisyonlar, ağır sanayi tanklarından endüstriyel mutfak ekipmanlarına, ev tipi tencere-tavadan beyaz eşya gövdelerine, asansör kabinlerinden hassas elektronik parçalarına kadar uzanan geniş bir alanı içeriyor.

Özellikle 1–3 mm aralığındaki 7219.33 kodlu ürünler, Türkiye’nin ihracatta öne çıktığı mutfak eşyaları ve beyaz eşya sektörlerinin ana girdisi konumunda. Daha ince saclar, dekoratif kaplamalar, boru-profil imalatı ve otomotiv trim parçalarında kullanılıyor. 7220 serisi gibi dar şerit ürünler ise otomotiv ve beyaz eşya yan sanayi için kritik.

Dolayısıyla tabloda görülen teknik sınıflandırma, pratikte Türkiye’de beyaz eşyadan otomotive, mutfak ürünlerinden makine sanayine kadar birçok sektörü doğrudan etkiliyor. Paslanmaz çeliği ara ürün olarak kullanan sektör temsilcilerinin ilk itiraz noktalarından biri de burada ortaya çıkıyor.

PASİD Yönetim Kurulu Başkanı Arslan Küçükemre, “Türkiye’nin yıllık soğuk haddelenmiş paslanmaz ürün ihtiyacının yaklaşık yüzde 70’i ithalatla karşılanıyor. Tek yerli haddeleme tesisinin kapasitesi iç talebin yaklaşık yüzde 30’unu karşılayabiliyor. Böyle bir yapıda anti-damping uygulaması ticaret kanallarını daraltır, iç piyasada tekel riskini artırır ve kullanıcı sanayilerin rekabet gücünü zayıflatır” diyerek geniş kapsamlı ve kalıcı vergilere karşı çıkıyor.

Küresel arz fazlası Türkiye’ye kaydı

Dosyanın Türkiye’ye yansımasını anlamak için küresel tabloya bakmak gerekiyor. Çin, küresel çelik üretiminin yarıdan fazlasını tek başına gerçekleştiriyor. Emlak krizi gibi nedenlerle iç tüketim yavaşlarken, kapasite fazlası agresif biçimde ihracata yöneldi. Devlet destekleri, enerji sübvansiyonları ve ucuz finansman sayesinde Çin menşeli çelik ürünlerinin uluslararası pazarlarda maliyetin altında fiyatlarla satıldığı yönündeki şikâyetler AB ve ABD’de sert koruma önlemlerine dönüştü.

Endonezya ise sahip olduğu zengin nikel rezervlerini kullanarak paslanmaz çelikte son yılların en hızlı yükselen üreticisi haline geldi. Ham nikel cevheri ihracatını yasaklayıp entegre tesisleri teşvik eden Jakarta yönetimi, Çinli şirketlerin yatırımlarıyla maliyetleri önemli ölçüde aşağı çekti. Yeni üretim yöntemleri ve entegre hatlar sayesinde ton başına ciddi maliyet avantajı yakalandı.

Avrupa Birliği, bu tabloya karşı Endonezya menşeli soğuk haddelenmiş paslanmaz çelik ürünlere yüzde 20’ye varan ek vergi getirdi. Dünya Ticaret Örgütü, yapılan başvuru üzerine AB’nin vergileri hesaplarken kullandığı metodolojinin bazı kısımlarını hatalı buldu ancak önlemler yürürlükten kaldırılmadı. ABD, Çin menşeli paslanmaz sac ve şeritlerde yüzde 60’ların üzerine çıkan vergi oranlarıyla pazarı fiilen kapattı.

Bu korumacı duvarlar yükseldikçe, Çin ve Endonezya kaynaklı ürünlerin daha açık pazarlara kayması kaçınılmaz hale geldi. Gümrük Birliği çerçevesinde AB’ye bağlı, paslanmazda ise net ithalatçı konumundaki Türkiye, bu baskının en yoğun hissedildiği pazarlardan biri oldu.

Posco Assan ve PASSAD: ‘Yerli üretim stratejik bağımsızlık’

Anti-damping önlemlerini savunan cephede Posco Assan TST ve Paslanmaz Çelik Sanayi Derneği (PASSAD) öne çıkıyor. Posco Assan CEO’su Ji Seob Choi, Forbes Türkiye’ye yaptığı değerlendirmede anti-damping uygulamalarını, yerli üreticiyi korumayı amaçlayan küresel bir “kalkan” olarak gördüklerini söyledi:

“Yerli üretimi güçlendirmek, stratejik bağımsızlık için son derece önem arz ediyordu. Bugün dünyanın birçok ülkesinde, yerli üretimi korumak amacıyla yabancı kaynaklı ham madde ve ürünlere çeşitli ek vergiler getirildiğini gördük. Türkiye’de de yurt dışı kaynaklı malların haksız rekabet oluşturmasının önünü almak amacıyla anti-damping gibi vergiler uygulanıyor. İlgili makamlarımızın, yerli üreticiyle eşit şartlarda rekabet etmeyenlere karşı uygulayacağı her yaptırım, ekonomimizin geleceği için de önem teşkil ediyor.” Posco Assan CEO Ji Seob Choi

Choi, Çin, Hindistan ve Endonezya gibi Uzak Asya ülkelerinden ithal edilen paslanmaz çeliğin çevre ve üretim standartlarına uyulmaması, devlet desteği gibi nedenlerle “maliyetinin altında” Türkiye pazarına girdiğini ve bunun yerli üretici için adaletsiz bir rekabet ortamı oluşturduğunu savunuyor. Şirketin 2022’den bu yana zararına satış yaptığını, ucuz ithalatın devam etmesi halinde yerli üretimin ayakta kalmasının zorlaştığını anlatıyor.

“Yerli üretim kapasitesini desteklemezsek, bugün ucuza satan firmaların yarın fiyatları istedikleri gibi belirlemesi kaçınılmaz olur. Şu an ucuz görünen ithalat, uzun vadede sürekli zam ve dışa bağımlılık anlamına gelir” diyen Choi, dünyanın pek çok yerinde dampingli satışa karşı telafi edici vergi gibi enstrümanların kullanıldığını hatırlatıyor.

Posco Assan CEO’su, Türkiye’nin yıllık soğuk haddelenmiş paslanmaz çelik tüketimini 400–450 bin ton civarında hesaplıyor. Bu miktar sektör temsilcilerinin ifade ettiği miktarın neredeyse yarısı. Bu hacimde ithalat payının yaklaşık yüzde 80’e ulaştığını belirten Choi, “Biz iç pazar ihtiyacının yaklaşık yüzde 70’ini, diğer yerli üreticiyle birlikte yüzde 90’ını karşılayabilecek kapasitedeyiz” diyor. Adil rekabet koşulları sağlandığı takdirde 350 milyon dolarlık ilk yatırımı büyüterek ikinci ve üçüncü faz yatırımlarla 1 milyon tonluk üretim hedeflediklerini, anti-damping tedbirlerini kalıcı değil geçici bir koruma kalkanı olarak gördüklerini ifade ediyor.

PASSAD Genel Sekreteri Dr.Erdem ŞireliPassad Genel Sekreteri Dr. Erdem Şireli de dışa bağımlılığın yarattığı risklere dikkat çekiyor. “Her ülke kendi üretimini korumak zorunda çünkü dışa bağımlı olmak, olası bir kriz anında tedarik zincirinin kesilmesi ve üretimin durması demek” ifadelerni kullanan Şireli, damping gibi ulusal güvenlik boyutu da olan bir başlıkta yerli üretimin korunmasının sanayi altyapısını ve ulusal güvenliği garanti altına aldığını savunuyor.

Şireli, ithalat baskısının azalmasının yerli üretim için fiyat alanı ve yatırım güveni yarattığını, piyasa koşulları iyileştiğinde Ar-Ge tarafında da güçlü yatırımların önünün açılabileceğini, yeni soğuk hadde hatları ve sıcak hadde yatırımları sayesinde katma değeri yüksek nihai ürünlere geçişin mümkün olacağını söylüyor.

Paslanmaz çelik müşterilerinin tepkisi

Diğer cephede ise paslanmaz çeliği ara girdi olarak kullanan geniş bir sanayi bloğu yer alıyor. Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD), Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) ve Paslanmaz Sanayici ve İş İnsanları Derneği (PASİD), ilave vergilerin maliyet ve rekabet etkisine işaret ediyor.

EVSİD Yönetim Kurulu Başkanı Talha Özger, paslanmaz gibi temel bir girdiye getirilen her ek verginin üretim ve ihracat maliyetlerini doğrudan artırdığını belirtiyor:

“Bu tür vergiler ürün maliyetini yükseltti, marjları daralttı ve özellikle dış pazarlarda fiyat rekabetimizi zayıflattı. Büyük firmalar bu etkiyi bir ölçüde yönetebildi ama KOBİ’lerin orantısız biçimde olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz hale geldi.” EVSİD Yönetim Kurulu Başkanı Talha Özger

Özger’e göre anti-damping uygulamaları, kısa vadede bazı yerli üreticileri koruyor gibi görünse de kapsamı geniş ve kalıcı olduğunda genel sanayi rekabetini zayıflatma riski taşıyor. “Haksız fiyatlandırma tespit edilmişse, firma ve ürün bazlı, süreli ve düzenli gözden geçirmeye tabi önlemler alınabilirdi. Ancak geniş kapsamlı vergiler, nihai ürün ihracatçılarının küresel rekabet gücünü aşındırdı” diyor.

Türkiye’de paslanmaz çelik arzında ithalatı “tamamlayıcı” bir unsur olarak tanımlayan Özger, yerli kapasitenin bazı ebat, kalite ve miktarlarda talebi tam karşılamadığını, belirli standartlardaki özel kalitelerde dış kaynaklara erişimin sektörün devamlılığı için zorunlu olduğunu vurguluyor. “Çok kaynaklı tedarik, fiyat şoklarını ve dalgalanmaları dengeler, teslim sürelerini kısaltır ve arz güvenliğini sağlar. Bu nedenle ithalat kanallarının şeffaflık, izlenebilirlik ve standart şartlarıyla açık kalması gerektiğini savunuyoruz” diyor.

Özger, çözümün merkezine “cerrahi müdahaleleri” koyuyor: Gerekirse firma veya ürün bazlı, süreli ve periyodik olarak gözden geçirilen tedbirler; ancak genel ve kalıcı vergilerden kaçınılması… Dahilde İşleme Rejimi’nin ihracata giden ürünlerde girdiye tarifesiz erişimi güvence altına alacak biçimde sadeleştirilip etkinleştirilmesi… Haksız rekabetle mücadelede kalite standartları, menşe doğrulama ve etkin piyasa denetiminin, yüksek vergi duvarlarından daha hedefli ve etkili olabileceğini savunuyor.

Bünyesinde Arçelik ve Vestel gibi büyük oyuncuları barındıran TÜRKBESD de, soruşturma sonucunda anti-damping önlemlerinin alınmasının maliyet riskine odaklanıyor. Dernek Forbes Türkiye’ye yaptığı açıklamada, “Bazı çelik ürünlerinin Türkiye’de üretimi bulunmadığı için dış tedarik bir tercih değil, zorunluluktu. Mevcut gümrük vergileri üzerine anti-damping soruşturmaları sonucu gelebilecek ek vergiler hem ihracat hem de iç satışlardaki daralmayı daha da derinleştirebilir, maliyetlerin artması enflasyonu tetikleyebilirdi” değerlendirmesini yaptı.

TÜRKBESD, üretimlerinin büyük kısmında yerli girdiye öncelik verseler de bazı ara mal ve hammaddelerde dış tedarikin kalite ve kapasite açısından kaçınılmaz olduğunu hatırlatıyor. Bu girdilerin yüksek ilave maliyetlerle temin edilmesi halinde nihai ürünlerin küresel rekabet gücünün zayıflayacağı uyarısında bulunuyor. Dahilde İşleme Rejimi’ni, sadece beyaz eşya değil tüm ihracatçı sanayiler için maliyet, tedarik ve planlamada öngörülebilirlik sağlayan temel bir mekanizma olarak tanımlayıp, bu yapının korunması gerektiğini vurguluyor.

PASİD Yönetim Kurulu Başkanı Arslan KüçükemrePASİD Yönetim Kurulu Başkanı Arslan Küçükemre ise vergi duvarlarını “üreticiyi değil, üretimi pahalılaştıran” bir araç olarak görüyor: “Sonuç olarak, koruma amacıyla uygulanan bu tür vergiler üretim zincirini pahalılaştırdı, sanayinin geniş tabanlı rekabet kapasitesini zayıflattı. Biz sürdürülebilir büyüme için üreticinin değil, üretimin maliyetini hafifletmek gerektiğine inanıyoruz.”

Küçükemre, sektörün ihtiyacını “damping duvarları” değil, “üretim vizyonu” olarak tanımlıyor; anti-damping yerine akıllı teşvikler, yasaklar yerine etkin denetim, koruma yerine rekabetin güçlendirilmesi çağrısı yapıyor.

Ankara’nın denge arayışı

Türkiye’de paslanmaz çelik ihtiyacı, yassı ürün bazında yıllık 700–800 bin ton bandına yaklaşmış durumda ve bu hacmin önemli kısmı ithalatla karşılanıyor. Posco Assan tam kapasite çalışsa dahi iç talebin tamamını karşılayamıyor; bu da soruşturmayı, kaçınılmaz bir ithalat ihtiyacı ile yerli yatırımı koruma hedefi arasında tartışmalı bir yere yerleştiriyor.

Ankara’nın önünde, soruşturmanın sonucuna ilişkin farklı senaryolar bulunuyor. Yüksek oranlı anti-damping vergileri, Posco Assan gibi yerli haddeciler için nefes alanı açarken, mutfak eşyası, endüstriyel mutfak, beyaz eşya ve otomotiv yan sanayi gibi yüzbinlerce kişiye istihdam sağlayan sektörler için ciddi bir maliyet şoku anlamına gelebilir. Daha sınırlı, firma bazlı ve süreli vergiler “orta yol” olarak görülse de, ithalatçı ve kullanıcı sanayiler açısından belirsizlik riskini tamamen ortadan kaldırmayacaktır.

Soruşturmanın önlemsiz kapatılması senaryosunda ise, yerli haddecinin beklediği koruma sağlanmamış olacak; bu durum, Türkiye’de entegre paslanmaz çelik yatırımı planlayan sermayenin risk algısını yükseltebilir. Buna karşılık, paslanmaz çeliği girdi olarak kullanan ihracatçı sektörlerin fiyat rekabetini koruması ve yatırımlarını Türkiye’de sürdürmesi açısından daha rahat bir zemin oluşacaktır.

Tartışmanın merkezinde, Türkiye’nin sanayi stratejisinin yönü yer alıyor: Ara malı ithalatına dayalı ama yüksek katma değerli nihai ürün ihraç eden mevcut modelin, düşük girdi maliyetleriyle mi sürdürülmesi; yoksa paslanmaz gibi stratejik bir girdide daha güçlü yerli üretim kapasitesi ve entegre tesislere doğru mu evrilmesi gerektiği sorusu…

Anti-damping dosyası, bu açıdan bir gümrük vergisi tartışmasından çok daha fazlası. Ankara, bir yanda tek hadde tesisinin korunması, diğer yanda mutfak eşyalarından beyaz eşyaya, otomotivden makineye uzanan geniş bir ihracat ekosisteminin maliyet yükü arasında zor bir denge kurmak zorunda.


Yazarlar

Çok Okunanlar

  • Nilgün Balcı Çavdar, Erkan Kızılocak, Cem Cemal Pekin, Nuray Tarhan

    En zengin 100 Türk


  • Vantilatörle uyumanın etkileri: Bilim ne diyor?


  • 2025 Forbes 39. Dünya Milyarderler Listesi


  • Nilgün Balcı Çavdar, Cem Cemal Pekin, Erkan Kızılocak

    Dolar milyarderi Türkler


  • forbes.com.tr

    Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)


Sayfa Sonu

Yüklenecek başka sayfa yok